Meme Hastalıkları

Kadınlarda en sık görülen kanser türü olan “meme kanseri” nedeniyle dünyada her yıl 5 milyon kadının meme kanseri tedavisi gördüğü biliniyor. Günümüzde meme kanseri cerrahi, radyoterapi ve kemoterapi ile tedavi ediliyor. Hastalığın erken teşhisi ise kadınların uzun ve sağlıklı bir yaşama sahip olmasını sağlıyor.

Meme Kanseri Belirtileri

Memede ele gelen kitle
Meme cildinde değişiklik, cildin içeriye çökmesi, kızarması, portakal kabuğu görüntüsü olması,
Meme başının içeriye çekilmesi,
Meme başından kan veya akıntı gelmesi (40 yaş üstündekilerde önemli)
Koltuk altında lenf bezi büyümesi.

Meme kanseri ortaya çıkmasında “ailesel geçiş” rol oynamaktadır. Kanserli bir annenin kızında meme kanseri açısından taramaya, annede görüldüğü yaştan 10 yıl erken başlamak gerekiyor. Ailesinde meme kanseri olanlarda hastalığın en geç meme kanserinden 10 yıl önce ortaya çıktığı, en geç 40 yaşında görüldüyse 30 yaşında meme kanseri taraması başlanması uygundur. Annede kanser varsa, hasta annenin kızında kanser, annenin çıkardığı yaştan 7-11 yıl önce görülebilir. Annenin meme kanseri olmasının erkek çocukta kanser riskini arttırdığı, babanın prostat kanseri olmasının da erkekte meme kanseri riskini artırdğı her 100 kadın meme kanserine karşı, 1 tane erkek meme kanseri görülmektedir.

Meme Kanserine Kimler Adaydır?

Ailesinde meme kanseri bulunması (anne, teyze, kız kardeş veya bayan akrabalarında)
Anne veya teyzede meme kanseri varsa, o annenin kızında meme kanseri, anne veya teyzesinde meme kanseri görülmeyen kadınlara göre 2,5 kat daha fazla görülmektedir.
Anne, teyze ve kız kardeşlerde memede menopoz öncesinde kanser ortaya çıkmışsa kızlarında hastalığın ortaya çıkma oranı 4 kat, her iki memede görülmüşse 8 kat artabilir.
Kadının çocuk doğurmaması,
Genç yaşta çocuk doğurulması,
Geç menopoza girilmesi,
Erken yaşta adet görülmesi,
İleri yaş (20 yaşın altındaki kadınlarda meme kanseri riski 27.000/1 – 70 yaşında 20/1’dir)

Erkeklerde de meme kanseri görülebilir mi?

Meme kanserinin sıklığı 40 yaşından sonra giderek arttığını, artış hızının menopozdan sonra yavaşladığını, her 8 kadından birinde meme kanseri görüldüğünü belirtiyor. Ailesel olanlar tüm kanserlerin yüzde 5-10’unu oluşturuyor. Bu ailelerde meme kanserinin yanı sıra rahim, yumurtalık kanseri ve kolon kanseri öyküsü de olabilir. Kilolu olmak, özellikle menopoz sonrası şişmanlık ve alkol kullanımı da riski arttırıyor.

Meme kanserinin erkeklerde de görüldüğü ancak bu oranın tüm meme kanserlerinin sadece %1’i olduğuna, erkeklerde görülen meme kanserinin yine erkek kanserlerinin yüzde 0,2’sini oluşturduğuna ve ortalama görülme yaşının kadınlardan 10 yıl daha geç olduğuna işaret ediyor. Erken tanı hastalarda etkili tedavi sağlıyor. Mamografi, kendi kendine muayene, hekim muayenesi hastalığın tanısında 3 önemli basamak olarak değerlendiriliyor. Kadınların doktora başvurmasında memelerinde ağrı duymalarının da büyük önemi vardır. Meme kanserine bağlı kitlelerin 10’da 9’unun ağrısız olduğunu, ağrı olmayınca da hastaların “kitle fark etmelerine rağmen” doktora gitmediklerine oysaki hataların sadece 10’da 1’inde ağrı sorununun ortaya çıktığı düşünülebilir.

Kaliteli mamografi çekimi de hastalığın tanısını kolaylaştırıyor. Memedeki kitlelerin yüzde 14-27’sinin mamografide görülemeyip yalnızca meme cerrahının muayenesinde saptanacağı unutulmamalıdır. Meme cerrahının meme muayenesi ve mamografi takibi birlikte yapılmalıdır. Meme ultrasonografisi tek başına bir erken tanı ve tarama yöntemi değil, ancak yoğun memelerde, genç hastalarda mamografiye yardımcı yöntem olarak ultrasonografi yapılması duyarlılığı arttırır. Ailesinde risk faktörü olanlarda mamografiye 40 yaşından önce başlanması gerekir. Bu arada tanıda kullanılan MR, kesinlikle rutin tarama yöntemi değildir. Mamografi ve meme ultrasonografisine yardımcı olarak değerlendirilmektedir.

Meme Kanseri teşhisi Nasıl Konuluyor?

Hastaların doktora başvurmaları, kendisinden şüphe etmesiyle başlar. Hastaya hekime başvurduktan sonra ilk olarak klinik muayene, ardından mamografi çekilir. Bu arada mamografinin 40-50 yaş arasında 1-2 yılda bir, 50 yaşından sonra her yıl yapılması önerilir.

Hastaya yapılan klinik muayene ve çekilen mamografi sonucunda şüpheli lezyon saptanırsa hasta hastaneye sevk edilir ve tarama programından çıkarılır. Şüpheli lezyonun ne kadar şüpheli olduğuna bakıldıktan sonra hasta bir meme cerrahi uzmanına yönlendirilir.

İnce iğne biyopsisi: Bir enjektörle memedeki tümörün içine girilip hücre grupları alınır. Daha sonra bu hücre grupları patoloji uzmanı tarafından incelenir. Trukat cur (kor) biyopsi: Bu yöntemle daha kalın bir miktar doku tümörün içinden alınarak incelenir. Lokal anestezi altında biyopsi: Hastanın memesi lokal anestezi ile uyuşturulur. Memeden bir parça alınır ve incelenir. Bu incelemenin sonucu birkaç günde veriliyor. Eğer hasta kanserse hekim gerçek ameliyatın yapılacağını hastasına söyler.

Ameliyat sırasında biyopsi: Bu yöntemde hastaya baştan beri ameliyat olacağı söyleniyor. Hastanın memesinden çıkan parça, ameliyat sırasında farklı bir odada patolog tarafından inceleniyor. Eğer kanserse ameliyata devam ediliyor. Hekimin ameliyat sırasında karar vermesi sayesinde hasta bir seansta ameliyat olup, ikinci bir defa ameliyat stresini ve zorluklarını yaşamaz.